Uncategorized

PİREYE KIZIP YORGANI YAKALIM NI?

‘PİREYE KIZIP YORGANI YAKALIM MI?’

DİYEN

PROF. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK’E

YANITIMDIR:

MESELE

‘PİRE’ Mİ

‘YORGAN’ MI?

 YOKSA ASIL MESELE

‘YORGANIN SAHİBİ’;

O YORGAN SAHİBİNİN

‘EMPÜRİTON’LU[KİRLETİCİ-SAFLIĞI BOZUCU MADDE(PARAZİT/AJAN) YÜKLÜ]

PİRE ÜRETİCİ ZİHNİYETİ VE ORTAMI’

OLMASIN!?

Prof. Dr. Mustafa Öztürk aşağıda linkini verdiğim bir konuşmasında şöyle der: “Pireye kızıp yorganı yakalım mı? (…) Çok pire gördüm, çok pireye kızdım. Ama şu vakte geldim, olgunluk yaşıma erdim, ama yorgan yakmayı bir kez bile düşünmedim!…”(1)

Akletme Üzerine (2012)”, “Cemaat Diktatörlerinin Psikanalizi (2012)”, “Kusay’ın Mekke Devrimi [Roman-(2015)]”, “Vahyin Tarihsel Mahiyeti (2017)”, “Yüzleşme: Din & Tarih & Siyaset (I-II-III)[2018-2019-2020]” vb. araştırma-inceleme, edebiyat ve İslam kategorilerinde eserleri bulunan yazar, hakikat yolcusu, kadim gönül dostum Hamdi Tayfur (1965-…) ise ona cevaben şöyle der: “Pire yorgan meselesinde asıl sorunun pire değil yorgan olduğunu anlamamız gerekiyor. Pire, sıraya dizilse problemin yüzüncü sırasına belki girer belki de girmez. Bazıları için sorgulama pireye kızarak başlayabilir. Ama gözler bu sayede yorgana döndüğünde asıl problemin oradan kaynaklandığı kolayca anlaşılıyor. Yorgan gitmeden bu kavga bitmez. Yorgan pire üretmeyi sürdürecek.”(2)

Kadim gönül dostum, hakikat yolcusu, M.E.B’de Maarif Müfettişi (Education Inspector), okur-yazar-düşünür  Zafer Özer (1967-…) de, ilgili söz bağlamında (paylaşıma düştüğü notu-yorumunda), Hamdi Tayfur beyi destekler nitelikte, kısa ve öz şunu söyler: “Bütün mesele, pirenin kaynağının yorgan olduğu gerçeğini fark edip kabullenebilmek… Kavga başladı. Kavganın sonlanması için yorganın değişmesi gerek… Efendim, artık eskisi gibi değil, şimdilerde hijyenik yorganlar var, ama kimyasal…!

Ontik okuyuş-bakış”la evet, “pirenin kaynağı” yorgan görünüyor! Hadi, diyelim bu “ontik okuyuş-bakış”la pirenin “sekonder (ikincil-tâlî) kaynak”ı yorgan olsun. Ancak “epistemik okuyuş-bakış”la asıl “kardinal (temel) kaynak”, yani “primer (birincil-ilksel) kaynak” bu değil, bilakis o “yorganın sahibi”; o yorgan sahibinin, “empüriton’lu[kirletici-saflığı bozucu madde (parazit/ajan) yüklü] pire üretici zihniyeti ve ortamı”dır! İşin doğrusu, o yorgan sahibinin zihniyeti; ne “konsistan-koheran(kalıcı-tutarlı)”, yani ne “enkonsistan (çelişmez)”, ne “holistik-bütüncül-sağlıklı” ve ne de, “hijyen (sağlığa uygunluk)”dir; bütün mesele bu! Mesele “bataklığın kurutulması”dır. Yani, “yorganın sahibi; o yorgan sahibinin ‘empüritonlu pire üretici zihniyeti ve ortamı”dır! “Hijyenli & kimyasallı yorganlar”ın takviyesiyle dahi bu sorun “kökten” çözülmez! Bunlar “palyatif (hafifletici-geçici)-pansuman tedaviler”dir!

Sözün özü, “kompakt (özlüce)” bir formda; e, böyle olunca da yorgan, yatak, yastık, çarşaf, karyola, o ortam ve başka nesnelerden de çok, ama çok daha pireler türer, bataklığın kaynağını (sahibini) kurutmadan da nice pireler, en genel anlamıyla “empüriton”lar maalesef, türemeye de devam edecektir!

Son tahlilde, işte ben de bu yüzden sorup demiştim: ‘Pireye kızıp yorganı yakalım mı?’ diyen Prof. Dr. Mustafa Öztürk’e yanıtımdır: Mesele ‘pire’ mi, ‘yorgan’ mı?  Yoksa asıl mesele, ‘yorganın sahibi’; o yorgan sahibinin ‘empüritonlu pire üretici zihniyeti ve ortamı’ olmasın!?”; ve’s-Selâm…!

[NOT: Zorunlu bir açıklama: “Sorunlu/sorumlular” kim/kimler? Burada benim kastettiğim o “yorgan sahibi” üzerine bir açıklama yapmam gerekecektir. Zira başka sitelerde de kimilerince bu “yanlış” anlaşılmıştır. Sorun eğer doğrudan “Allah kaynaklı” olsa hiç çekinmeden asıl sorunun “Allah” olduğunu söylerdim! Zira beni tutan yok! Yukarıdaki yazımda dikkate kaldırdığım; asıl sorunun ne “pire”, ne de “yorgan” olduğu…! Bilakis asıl sorun, “insan eliyle oluşturulmuş bir insan ürününe kaynaklık yapan zihniyet”tir! Bu zihniyet “kolektif” bir biçimde “salt bir kişi” tarafından değil, “kurumsal-siyasal erk’in kurguladığı bir yapıt ve bu yapıta kaynaklık eden o ‘kirli zihniyet’ ”tir; bunun “VARLIĞIN GİZEMİ” ile hiç bir ilgisi de yoktur! Ancak unutmayınız ki o bitlenmiş yorganın altında olduğunuz sürece o bitlenmiş yorgan sizleri “dış dünyanın gürültü ve patırtısı”ndan koruyamaz, sadece “uyuşturur-uyuzlaştırır”, hatta daha da “rahatsız” eder, “kronik” olarak da “huysuz”laştırır; hepi topu bu…! Benim zihnim de gönlüm de olabildiğince “empüriton’suzluk”tan yanadır. Varsın birileri “pire”lerle “yorgan”la uğraşa dursun! Bizim asıl uğraşı alanımız bu ikisi değil; bu ikisi “sekonder (ikincil-tâlî) kaynak-neden”dir. Asıl kardinal sorunun, yani “primer (ilksel-birincil) kaynak-neden”in ne olduğuna, bu vesileyle yukarıda dikkat çekip vurgu yaptım. Esen kalınız.]

(1) Bkz. ÖZTÜRK, Mustafa(Prof.Dr.); 16.03.2022 tarihli, “Youtube”daki konuşması(3.38 & 8.40-9.40), https://www.youtube.com/watch?v=NJYGtAfaIoo. (Erişim Tarihi: 17.03.2022).

(2) Bkz. TAYFUR, Hamdi; 17.03.2022 tarihli, kendi “facebook” ana sayfasındaki paylaşım yazısı, https://www.facebook.com/hamdi.tayfur. (Erişim Tarihi: 17.03.2022).

Yazar

  • Zeki Coşkunsu

    Şair, yazar, araştırmacı. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Bilgi Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Mütevelli Heyeti üyesidir. Natürel İlimler Felsefesi, Operasyonel Araştırmalar, Sibernetik, Semiyotik gibi konularda çalışmalar yapmaktadır.

Paylaş: