Cahil Toplumların Genel Karakteristiği
CAHİL TOPLUMLARIN GENEL KARAKTERİSTİĞİ:
SAĞ LOB DOMİNANT(BASKIN) ŞARK BEYİNLİLER!
SİZİNKİSİ
SEREBELLUM (CEREBELLUM: BEYİNCİK, EZBERE DAYALI-OTOMATİK PİLOT) CU
SALT EMPÜLSİF (DÜRTÜSEL-İÇSEL GERİLİM-İÇTEPİSEL), HEPSİ BU;
O KAAAAA…!
Kuşkusuz, ‘otantik anlama(kompraansiyon) ve/veya öğrenme’,
Beynin ‘serabral-serebrum korteksi
(Cerebral-cerebrum: bilinçli düşünme–bilinçlilik bölgesi)’yle
Doğrudan ilgili bir proses(işlem-süreç)tir.
Tüm ‘analiz’lemeler, bu bölgede cereyan eder!
Buna karşıt bir okuyuş prosesi,
‘Otantik öğrenme-anlama’ orijinli-patentli olmayıp,
‘Ezbere dayalı’ ve/veya ‘lip-servis(dudak-servis)’ olaraktan
‘Otantik öğrenme-anlama dışı’, yani
‘Serebellum
(Cerebellum: beyincik, ezbere dayalı-otomatik pilot) orijinli’dir!
Yineliyoruz,
‘Otantik öğrenme-anlama,
Serabral korteks’in devrede olduğu bir proses’tir!
Bu bölge devre dışı tutulacak olursa o an,
Devreye ‘serebellum’ girer ki sonuçta bu,
‘Otantik öğrenme-anlama’yı değil ‘ezber’i doğurur!
Dahası, otantik öğrenme-anlama prosesi için,
‘Prosedürel(izleksel)’ bir yaklaşım değil bilakis,
‘Deklaratif
(Beyan edici/ispat edici; öze inerek, nedenini-niçinini öğrenen)’
Bir yaklaşım şarttır!
‘Otantik eğitim-öğretim faaliyetlerinde de asıl olan,
deklaratif yön’dür!”
(Zeki Coşkunsu)
Gelişmemiş, geri kalmış(-bırakılmış) ülke insanlarının kâhir ekseriyeti(ezici çoğunluğu)nde, [örn. “Sağ Lob Dominant (Baskın) Şark Beyinli”; Türkiye, Ortadoğulu vb.leri] “ontik-otonom inanç/din/doğma” tipi zihniyet hâkim olduğu için pozitif anlamda, bir “deontoloji(ödev-yükümlülükler bilgisi)”(*) ve “etik–ahlâk”tan sözetmek olası değildir; zira “ontik-otonom inanç/din/doğma” tipi kafalarda “otantik(gerçek-doğru) & efektif (etkin-verimli) & fonktör(el) (:eşleştirici-işlevsel) akıl” olmaz!
Otantik akıldan yoksun (“ebleh, idiotik; non-adaptif-akılsız”)(1) bir kafanın da yine, pozitif anlamda “deontolojik” ve “etiksel–ahlâkî” değerleri ol(a)maz! Hele hele “ahlâkın en yoğun hâli (top intensiveness of morality)”, yani “üstün ahlâk değerleri(ekstra değerler kümesi)” hiç mi hiç; hâk getire…! Olsa olsa onların yaşam-ları, “serebral-serebrum(cerebral-cerebrum: bilinçli düşünme)” kökenli değil, yani “kognitif (cognitive: bilişsel -idraksal)” değil, hayvanlar gibi “parencephalon (beyincik)”, nâm-ı diğer “serebellum (cerebellum: beyincik, ezbere dayalı-otomatik pilot)”cu(2), salt “empülsif (dürtüsel-içsel gerilim-içtepisel)”dir, hepsi bu; o kaaaaa…!
Salt “empülsif” diyorum. Demem o ki “dürtüsel…” bir yaşam& “eleştirel akıl yoksunluğu” ve (kısmen de) doğum travması: insanın anne rahminden ‘mutlak yalnızlık’a mahkûm edilişi”ne bir atıf; demedi demeyin, aha(n) da diyor ve uyarıyorum!
(*)[Deontoloji (Ödev-Yükümlülükler Bilgisi): “herhangi bir mesleği uygularken mutlaka uyulması gereken ‘ahlâkî değer ve etik kurallar’ı inceleyen bilim dalı”dır. İnsanın belirli ödevleri olduğunu varsayan ahlâk öğretilerini temel alır ve bu öğretilerden kaynaklanan görev ve kuralların çeşitli mesleklerdeki somut izdüşümlerini inceler. Deontoloji, “semplisite (sadelik)” gereği “etik (-ahlâk; ahlâkbilim) yapı”ya da yansımıştır. “Ahlâk(etik)-moral ilmi” de ilmî literatüre göre, “de-ontoloji”nin bir “alt birim”idir].(3)
Yine, bu bağlamda zaten birey, herhangi bir kavramın doğruluğuna, eğer onu test edip doğrulamadan inanacak olursa o birey, ilmî anlamda (Tıp literatürüne göre)“serebellumcu”, halk tabiriyle “ezberci” kabul edilir, edilmelidir de…! Zira “serebellumcular için anlam önemsiz-değersizdir!” Dolayısıyla “bu tipler” de, “kelimenin anlamını kritik etmezler-edemezler!”
Evet, “serebellumcular için, kelimeler sahibine bir şey fısıldamaz!” Eğer kelimelerin bize bir şey fısıldamasını istiyorsak, ilkin ilgili kavramın “ampirik verifikasyon”unu yani, “deneysel doğrulama-kanıtlama”sını gerçekleştirmemiz gerekir. Yine, o kavramla ilgili olarak gerekli “observasyon (gözlem)”un da yapılmış olması gerekir. Bu prosesler yerine getirilmeksizin kelime ve kavramların kullanılması, bizi salt “ezberci” yapmaktan öteye götürmez!
Neden mi? Zira “aldatmacalar, ezberler iyi gizlenmiş mantıksal hatalardır!” da ondan… “İnsanın kendini tanıyabilmesi için düşünceleriyle çelişkiye girmesi lazım… [Otantik (z.c)] Düşünme çelişki ile başlar! Çelişki olmazsa gelişme de olmaz; sorgulamanın ürünü ne de olsa….! İnsan ancak bu şekilde görüş açılarını genişleterek aklı ve bilinciyle oynama olasılığı yaratarak yaşamdan zevk alabilir.”(4)
Son tahlilde işte, tüm “ontik-otonom/dinsel/dogmatik inançlar”, “ön yargılar”, “kozmik fanteziler”, “kozmitolojiler” vb. hep, bu türdendir! Çünkü bunların hiçbirinde ilgili kavramların; “ampirik verifikasyon (deney-sel doğrulama-kanıtlama)”, “observasyon (gözlem)” ve “falsifikasyon (yanlışlama: yanlışlayarak doğrulama)” yapılmamıştır! İşte bu tip düşünüş-kabuller, ilmî literatürde hiçbir anlam ve değer taşımazlar! Ancak üzülerek ifade etmeliyim; bu tür gayr-i ilmî düşünüş-kabuller, kuşaktan kuşağa rapor edilerek, yığınlarca halk (-bir çok ulus) tarafından benimsenmiş ve uygulamaya konulmuştur. Bunların ne denli “tehlikeli bir girişim” oldukları, tefsire mahâl olmayacak kadar açık seçik, ortadadır. Yineliyoruz; bu tür gayr-i ilmî düşünüş-kabuller, otantik ilim açısından bir anlam ve değer taşımazlar; olsa olsa bize, “cahil toplumların genel karakteristiği”ni gösterir, hepsi bu; ve’s-Selâm…!
(1) Geniş bilgi için bkz. ÖZENLİ, Sertaç; “İlmî Sohbetler”, ss.(C) 2-5, Karakuşlar Yay., Adana, 1999. Ayrıca bkz. COŞKUNSU, Zeki; “Gerçek-Gerçeğe Giden Yol (The Road to Real-Reality):Geçmişimiz-Bugünümüz & Geleceğimiz, Non-Konvansiyonel Otantik İlmî Makâleler(I-II-III)”, 06.06.1998 tarihli, “Öğrenme Prosesi (Süreci/İşlemi) Üzerine Kısa Bir Hasbihâl” & 11.11.2000 tarihli, “Dinamizmin Önündeki En Büyük Engel: Empüritonlar (Kirletici/Saflığı Bozan Maddeler) Üzeri-ne Kısa Bir Hasbihâl” & 16.06.2001 tarihli, “Pedantik (Malumatfuruş) Non Adaptif-Akıllılık İle İdiotik Non Adaptif-Akılsızlık Üzerine Bir Kaç Not [Ahmaklık Ve Eblehlik Genetik Akıl Değil Epigenetik Akıl Kökenlidir]” & 08.05.2004 tarihli, “İnancın Anatomisine Kısa Bir Bakış [Aparan (Görünür) Doğrulara Dayalı İnanç Mı Yoksa, Reel (Gerçek-Hakiki) Doğrulara Dayalı İnanç Mı? (Delibrasyon (-Derin Kavrayış/Düşünüş) àDesizyon (Karar)]” adlı makâlelerimiz, c.I, ss. 673-680, 721-725, c. II, ss. 1397-1403, Çizgikitabevi Yay., Konya, 2019.
(2) Bkz. COŞKUNSU, Zeki; “Gerçek-Gerçeğe Giden Yol (The Road to Real-Reality): Geçmişimiz-Bugünümüz & Geleceğimiz, Non-Konvansiyonel Otantik İlmî Makâleler (I-II-III)”, 01.01.2000 tarihli, “Mantal Çözüm(leme) [Serabral Korteks Mi Serebellum Mu? Deklaratif Mi Prosedürel Mi?] & Uyku-Rüya Prosesine İlişkin Bir Kaç Not” adlı makâlemiz, c.I, ss. 379-383, Çizgikitabevi Yay., Konya, 2019.
(3) Bkz. COŞKUNSU, Zeki; “Gerçek-Gerçeğe Giden Yol (The Road to Real-Reality): Geçmişimiz-Bugünümüz & Gele-ceğimiz, Non-Konvansiyonel Otantik İlmî Makâleler (I-II-III)”, 09.10.1999 tarihli, “Natür-Nurtür (Nature-Nurture) Dilemması (İkilemi-Açmazı) Genetik Determinizm-Çevresel Determinizm & Davranışların Biyolojik Ve Kültürel Evrimi” adlı makâle-miz, c.I, ss. 305-314, Çizgikitabevi Yay., Konya, 2019.
(4) Bkz. BAHADIROĞLU Gülay; 16.04.2021 tarihli, kendi “facebook” ana sayfasındaki paylaşım yazısı (& post’a düşülen Hüseyin Aycan’ın notu-yorumu eşliğinde), https://www.facebook.com/gulay.bahadiroglu. (Erişim Tarihi: 15.04. 2021).